Farklı Olan Ne?

Gospel Translations Turkish sitesinden

Git ve:kullan, ara

Related resources
More By R.C. Sproul
Author Index
More About Predestination & Election
Topic Index
About this resource
English: What Difference Does It Make?

© Ligonier Ministries

Share this
Our Mission
This resource is published by Gospel Translations, an online ministry that exists to make gospel-centered books and articles available for free in every nation and language.

Learn more (English).
How You Can Help
If you speak English well, you can volunteer with us as a translator.

Learn more (English).

By R.C. Sproul About Predestination & Election
Part of the series Right Now Counts Forever

Translation by Levent Kurtuluş

Review You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).



Hiçbir öğreti yoktur ki seçilmişlik öğretisi kadar Mesih İnanlıları arasında çok tartışılıp bu kadar çok hınç ve gareze neden olsun. Bu, insanları öyle keskin bir şekilde bölen öğretilerden biridir ki bazıları bu konu hakkında tartışılmasını sürekli olarak ertelemiştir ya da görmezlikten gelmiştir.

Seçilmişlik, ayrıca, bazılarının duyarsız kaldığı bir öğretidir. Bu konuda bölünmüşlerin yüreklerinde öfke ve ihtiras tutuşuverir. Öğretinin karşısında yer alanlar onu, insanın özgür iradesini alçaltıcı ve Tanrı’nın iyiliğinin üzerine düşen kara bir gölge gibi görürler. Bu öğretişi benimseyenler ise, bu öğretişin sağladığı güven ve huzuru, onda ortaya çıkan ilahi lütfun zaferiyle sevinç duyarlar.

Böylesi ihtilaf yaratan bir öğreti ise neden üzerinde tartışalım ki? Bu öğretiye derin bir tutkusu olan biri olarak bana sık sık şu soru sorulmakta: “Peki farklı olan ne?” Eminim, Martin Luther’e de aynı soru sürekli olarak sürekli olarak sorulmuştur. Belki de bu yüzden seçilmişlik öğretisini, “kilisenin yüreği” olarak ilan etti. İlginç olan şudur ki, daha Luther’in bedeni mezarında soğumaya başlamadan, onun öğrencileri; kiliselerinin yüreğine bir mızrak saplarcasına, onun düşüncelerini temelden değiştirip yumuşattılar.

Seçilmişlik, her şeyden önce, Tanrı’ya özgü gerçeklik konusunu ilgilendirdiği için önemlidir. Eğer seçilmişlik üzerine Augustinci görüş Kutsal Kitaba uygun bir görüş ise ve Kutsal Kitap gerçekse, o zaman seçilmişlik öğretisi Tanrı’nın gerçeğidir ve “gerçek”le paydaşlığı olan herkesin onu kabul edip duyurma sorumluluğu vardır. Diğer taraftan eğer Augustinci / Reformcu seçilmişlik görüşü Kutsal Kitaba aykırı ve gerçek değilse, o zaman bu Tanrı’nın gerçeğini tahrif eder ve hemen reddedilip terk edilmesi gerekir.

İkinci olarak seçilmişlik öğretisi, kurtuluş güvencemizle ve onun (kurtuluş) aracılığıyla aklanmamızla bağlantılıdır. Petrus, aklanıp kutsallaşmamızın gelişmesine işaret olan bazı erdemlerden bahsederken, Pavlus’un Ruh’un meyvelerine dair verdiği listeye çarpıcı şekilde benzeyen bir liste eklemiştir.

“Bunun için, ey kardeşler, çağrılmışlığınızı ve seçilmişliğinizi kökleştirmeye daha çok gayret edin. Bunları yaparsanız, hiçbir zaman tökezlemezsiniz. Böylece Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in sonsuz egemenliğine girme hakkı size cömertçe sağlanacaktır. Onun için, her ne kadar bunları biliyorsanız ve sahip olduğunuz gerçekle pekiştirilmişseniz de, bunları size her zaman anımsatacağım” (2. Petrus 1:10-12).

Bu, havari tarafından gerekli özenin gösterilmesine dair yapılan güçlü ve ciddi bir çağrıdır. Seçilmişlikle ilişkisi olan şey özenle ve sebatla gerçekleştirilen gayrettir. Bir Mesih İnanlısı seçilmişliği anlayıp onu kabul ederek ve seçilmişler arasında sayılmanın güvenini kazanarak Tanrı’nın gerçeğine ve doğruluğuna daha bir sıkı sarılır. Hiçbir zaman tökezlemeyecek şekilde bu gerçeklikte kökleşir. Güven ve ruhsal gelişim birlikte yürür.

Petrus bu çağrısını, Tanrı’nın hiç kimsenin mahvolmasını istemediğini bildirerek güçlendiriyor (2. Petrus 3:9). “Hiç kimse” sözcüğü önceki ayetlerde bahsedilen “bizleri” ve “bizleri” sözcüğü de Petrus’un mektuplarında seslenilen “seçilmişleri” ifade etmektedir. Bu ayet, seçilmişlik öğretisi karşıtlarının iddia ettiği gibi seçilmişlik öğretisini ortadan kaldırıp reddetmekten uzak olup, aksine bu öğretinin gerçekliğini onaylamaktadır.

Üçüncüsü, seçilmişlik öğretisi Tanrı’nın tam anlamıyla egemen olduğunu kabul eder ve Tanrı’nın egemenliğinin insanın özgür iradesiyle sınırlı olduğu düşüncesini savunan her türlü tanrıtanımaz ya da hümanist düşünceyi ortadan kaldırır. Böylesi inançtan yoksun bir görüş Kutsal Kitabı alt üst edip, Tanrı’nın yerine insanı egemen kılar. Kutsal Kitaba göre insanın özgürlüğü (özgür iradesi) gerçektir, ancak her zaman Tanrı’nın egemenliğiyle sınırlıdır.

Dördüncüsü; seçilmişlik öğretisi, insani gurur ve erdemin üzerine kurulabileceği her temeli parmparça eder. İnsani erdem ya da belirleyici eylemlerin karışımı olmaksızın kurtuluşunun, sadece bir lütuf armağanı olmasından dolayı insan övünecek hiçbir şeye sahip olmadığının farkına varır.

Son olarak; gerek yukarıda verilen nedenler gerekse henüz anlaşılmayan nedenlerden dolayı, Tanrı’nın görkemi ve ihtişamı öyle yücedir ki insanlar, Kutsal Ruh aracılığıyla, gerçek tapınmanın farkına varırlar. Ancak o zaman bizler, Tanrı’yı Tanrı olarak onurlandırabilir ve O’na tüm şükranlarımızı sunabiliriz.