Adem, Mesih ve Aklanma – Bölüm 1

Gospel Translations Turkish sitesinden

Git ve:kullan, ara

Related resources
More By John Piper
Author Index
More About Imputed & Original Sin
Topic Index
About this resource
English: Adam, Christ, and Justification, Part 1

© Desiring God

Share this
Our Mission
This resource is published by Gospel Translations, an online ministry that exists to make gospel-centered books and articles available for free in every nation and language.

Learn more (English).
How You Can Help
If you speak English well, you can volunteer with us as a translator.

Learn more (English).

By John Piper About Imputed & Original Sin
Part of the series Romans: The Greatest Letter Ever Written

Translation by Levent Kurtuluş

Review You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).



Romalılar 5:12-21

(12) Günah bir insan aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi. Böylece ölüm bütün insanlara yayıldı. Çünkü hepsi günah işledi. (13) Kutsal Yasa’dan önce de dünyada günah vardı; ama yasa olmayınca günahın hesabı tutulmaz. (14) Oysa ölüm Adem’den Musa’ya dek, gelecek Kişi’nin örneği olan Adem’in suçuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi. (15) Ne var ki, Tanrı’nın armağanı Adem’in suçu gibi değildir. Çünkü bir kişinin suçu yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı’nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih’in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı. (16) Tanrı’nın bağışı o tek adamın günahının sonucu gibi değildir. Tek suçtan sonra verilen yargı mahkûmiyet getirdi; oysa birçok suçtan sonra verilen armağan aklanmayı sağladı. (17) Çünkü ölüm bir tek adamın suçu yüzünden o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı’nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların bir tek adam, yani İsa Mesih sayesinde yaşamda egemenlik sürecekleri çok daha kesindir. (18) İşte, tek bir suçun bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı. (19) Çünkü bir adamın söz dinlemezliği yüzünden nasıl birçoğu günahkar kılındıysa, bir adamın söz dinlemesiyle bir çoğu da doğru kılınacaktır. (20) Kutsal Yasa suç çoğalsın diye araya girdi; ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı. (21) Öyle ki, günah nasıl ölüm yoluyla egemenlik sürdüyse, Tanrı’nın lütfu da Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşam vermek üzere doğrulukla egemenlik sürsün.

Konu başlıkları

Erkeklerin Çıkaracağı Bir Sonuç

Bu, Babalar Günü için hazırlanmış bir vaaz değil. Ancak ani bir karar değişikliğiyle olabilirdi. Bu paragrafta Pavlus; ilk insan ve insanlığın atası Adem ile ikinci Adem ve yeni insanlığın atası İsa Mesih’i karşılaştırmaktadır. Paragraf 12. Ayetteki şu sözlerle başlıyor: “Günah bir insan (Adem) aracılığıyla, ölüm de günah aracılığıyla dünyaya girdi…”

Her ne kadar burada Pavlus’un böyle bir niyeti olmasa da – ki benim de olmayacak – bu sözlerde babaları ilgilendiren husus; ilk insan Adem’in – Havva’nın sahip olmadığı – önderlik sorumluluğu gibi yegane bir yüke sahip olmasıydı. Yaratılışta Şeytan’ın ayartmak için Havva’yı seçtiği ve bir anlamda onun (Havva’nın) da yasak meyve ile ilgili buyruğa uymadığı gerçeğine rağmen bizim bunu söylememizin nedeni; gerek Tanrı’nın gerekse Pavlus’un nazarında bunun bir farklılık yaratmadığıdır. Burada sorumlu tutulan Adem’dir. Çifti açıklama yapmaları için çağırdığında Tanrı Adem’e şöyle sesleniyor: “Neredesin?” (Yaratılış 3:9). Günahın dünyaya nasıl girdiği ve o ilk günahtan dolayı bizlerin nasıl günahkar olduğumuzu açıklarken Pavlus, baş sorumlu olarak Havva’ya değil doğrudan Adem’e yöneliyor.

Bunların hiçbiri tesadüf değildir. Tüm Kutsal Yazılar boyunca bu konu işlenmektedir. Asıl konu kadınların sorumlu ve doğrudan Tanrı’yla ilişkileri olmadıkları değil; ailelerine liderlik etme, onları koruma ve ihtiyaçlarını sağlama gibi rollerinden dolayı Tanrı’nın erkekleri sorumlu tutmasıdır. Öyleyse erkekler ve sonradan erkek olacak genç delikanlılar; Tanrı sizleri bu sorumluluk yükünü taşımak üzere yarattı. Sizin çağrınız bu! Sizler bu sorumluluğu alçakgönüllü ve fedakar bir yürekle (sevgiyle) yerine getirirseniz bu sizleri yüceltecektir.

Yine de bu, metnin asıl yazılış nedeni olmamakla beraber ikinci derecede bir öneme sahiptir.

Mesih, Adem’den Çok Daha Yücedir

Bu yazının ana konusu; Mesih’in Kendisine ait olanlar için yaptıklarının Adem’in kendisine ait olanlara yaptıklarından çok daha büyük öneme sahip olmasıdır.

Pavlus’un Filipililer 2:8’de de belirttiği gibi bu yazıdaki asıl nokta; Mesih’in boyun eğmesinin ve O’nun doğruluğunun, aklanma öğretisinin temel taşı olmasıdır. Başka bir deyişle; Romalılar 1:17’deki “Tanrı’nın insanı akladığı Müjde’de açıklanır. Aklanma yalnız imanla olur. Yazılmış olduğu gibi, “İmanla aklanan yaşayacaktır” “ sözleri doğru işlerle değil iman yoluyla aklanma öğretisi olmuştur. İmanlıların; kendi doğrulukları değil sadece iman aracılığıyla sunulan Mesih’in doğruluğu temeline dayanarak Tanrı’yla doğru bir ilişkiye sahip olacakları bildirilmektedir. Yine aynı yazısında Pavlus; Mesih’in itaatkarlığıyla Adem’in itaatsizliğinin yarattığı etkileri karşılaştırıp aradaki farklılıkları tamamen açıklayarak bu öğretiyi olması gereken yere taşımıştır.

Peki, neden böyle bir şey yaptı? Neden kendisini, böylesi karmaşık bir tartışmaya soktu?

Bir Örnek Olarak Adem

Bu soruya cevap vermeye çalışmadan önce şundan emin olun: Pavlus’un buradaki gerçek niyeti, Adem ile Mesih arasındaki benzerlikleri göstermektir. Birlikte 14. ayete bakalım. Bu ayette geçen sözlerin içeriği hakkında endişelenmeyin şimdilik. Bunun üzerinde önümüzdeki hafta duracağız. Bu ayetten çıkarılması gereken öncelikli önemli noktayı vermek istiyorum: “Oysa ölüm Adem’den Musa’ya dek, gelecek Kişi’nin örneği olan Adem’in suçuna benzer bir günah işlememiş olanlar üzerinde de egemendi.” Özellikle “gelecek Kişi’nin örneği olan Adem” sözlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sözler, tüm bu ayetlerin dayandığı temel taşıdır. Adem, gelecek olanın örneğidir; yani o, Mesih’in örneğidir.

“Örnek” ne anlama gelmektedir? Eski basım Kitab-ı Mukaddes kitabında bu sözcük “suret” olarak kullanılır. Adem, gelecek olan Mesih’in suretidir. O; Mesih ile ilgili bir örnek, bir ön ima ya da bir ön fikirdir. Bunu çocukların anlayacağı bir dille anlatmaya çalışayım. Bazen bizler bir şeyi daha iyi anlamak istediğimizde, onu tam olmasa da benzer başka bir şeyle karşılaştırırız. Örneğin; evime geldiğinizde size, “Köpeğim Sable’a bakın ve bana gördüklerinizi söyleyin” dediğimde muhtemelen şunları söyleyeceksinizdir: “Sable; beyaz patileri, kahverengi gözleri ve ucu beyaz renkli bir kuyruğa sahip siyah bir köpek.” Bunlar köpeğimi tanımlamak için yeterli olabilir. Ancak sonra gidip Pastör Livingstone’un köpeği Lady’yi alıp benimkinin yanına koyup, “Benim köpeğimin diğerinden farkı nedir? Daha önce gözünüze çarpmayıp şu an fark ettiğiniz şeyler nelerdir?” diye sorsam, muhtemelen bana şöyle cevap verirdiniz: “Pekala, Sable daha iri. Lady, daha hareketli görünürken, Sable daha sakin bir hayvana benziyor. Lady’nin kuyruğu sarkık, Sable’ın kuyruğu ise kıvrımlı. Lady’nin tüyleri daha uzun iken Sable’ınkiler daha kısa. Ayrıca Lady’nin burnu daha ince.” Olanları anlıyor musunuz? Kendisinden farklı bir köpekle kıyasladığınızda Sable ile ilgili yeni şeylerin – boyut, huy, kuyruğun kıvrımlı olması, tüylerinin uzunluğu, burnunun kalınlığı gibi – farkına vardınız. O zaman bir şeyi daha iyi anlamanın tek yolu, onu farklı bir benzeriyle beraber görmektir.

İşte Pavlus’un bu bölümde yaptığı şey budur. İlgili ayette Adem’le olan benzerlik ve zıtlıklarını kıyaslayarak Mesih’i inceleme yoluna gidiyor. Bu da Adem’i bir örnek ya da bir suret yapıyor. Ayrıca buradaki amaç; Mesih’in hizmetini ve O’nun nasıl bizlerin aklanmamızın temeli olduğunu daha açık, daha tam ve daha derin bir şekilde anlatmaktır.

Ama neden? Neden böyle bir yaklaşım içine giriyor? Aklanma meselesini Pavlus, daha eksiksiz ve derinlemesine başka yollardan da anlatabilirdi. Neden ilk insan Adem örneğini getirip, onun günahı ve bu günahın tüm insanlığı nasıl etkilediğinden bahsedip sonra bunu Mesih ve O’nun doğruluğu ve bu doğruluğun da tüm O’na iman edenlerin üzerindeki etkisiyle kıyaslamakta? Neden konuya böyle yaklaşıyor?

Adem, Tüm İnsanlığın Atasıdır

Bunun birden fazla nedeni var ve bunların hepsi birbiriyle örüntülüdür. Birinden bahsedeceğim ve sizler de bunla ilgili diğer nedenleri göreceksiniz. Pavlus burada Mesih’in söz dinlerliği sayesinde Adem’in günahı sonucu oluşan zararın ve hasarın giderildiğini açıklamakta çünkü o, iman aracılığıyla lütufla aklanma öğretisinin herhangi bir insan grubu, yer ya da zamanla sınırlı olmadığını; aksine her zaman ve her yerde tüm insanlar için gerekliliğini bizlere göstermek istemektedir. Âdemoğullarının olduğu her yerde imanla aklanma gerçeğine ihtiyaç vardır. Adem’in günahının sebep olduğu hasar, yeryüzündeki her bir insanı etkilemektedir. Ayrıca Romalılar 5:12-21. ayetlerde yapılan kıyaslama aracılığıyla görmekteyiz ki İsa Mesih’in itaatkarlığı ve bu itaatkarlığın tüm insanlara sunulması, dünyanın dört bir tarafında tüm insanlığın Adem’in günahından dolayı uğradığı hasarın onarılmasıdır. Başka herhangi bir çözüm yolu yoktur. Adem yüzünden tüm insanlığın maruz kaldığı ölümcül zarardan kurtulmanın başka bir yolu yoktur.

Bundan çıkarılacak sonuçlar şaşırtıcıdır. Bunlardan biri; İsa Mesih’in çok yüce olduğu ve tüm hayranlık, güven ve yüceltmelerimize layık olduğudur. Rabbimiz yücedir ve O’nun yüceliği anlaşılmaz. Sadece O; Kendine iman eden her bir insan uğruna bu derin günah sorununu çözebilecek bir şekilde yaşayıp canını feda etti.

Bu karşılaştırmadan çıkarılacak başka bir sonuç ise; İsa Mesih’in belli bir kavmin ilahı olmadığıdır. Bunun hizmet ve müjdecilik için taşıdığı anlam oldukça büyüktür. İsa Mesih, Müslümanların, Hindu ve Yahudilerin inandığı tanrının yanında farklı bir Hıristiyan tanrısı değildir. O, tüm evrenin Rabb’i ve Kurtarıcısıdır. O’ndan başka bir Kurtarıcı yoktur. Adem’le kıyaslamadaki amaç; insanlık soyunda Adem’le başlayan temel bir sorun olduğunu göstermektir. Bu sorun ise günah sorunudur. Tekrar tekrar üzerinde durulan bu metnin taşıdığı anlam; insanlığın sorununun, bireysel çözümler gerektiren bireysel günahlarımızın olmadığıdır. Aksine bizim sorunumuz, Adem’in günahıyla bağlantılıdır.

O zaman insanlığın sorunu, herkesin farklı günahlar işlemesiyle alakalı değildir. Bu günahlar gerçek, oldukça büyük ve bizleri mahkûm etmeye yeterlidir. Pavlus, bunlar (günahlar) hakkında oldukça endişe duymaktadır. Ancak en önemli sorun; tüm bu ahlaksızlıklarımız, suçumuz ve günahımızın arkasında günahı bizim de günahımız, mahkumiyeti bizim de mahkumiyetimiz olan Adem’le derin gizemli bir bağlantı olmasıdır. Bizleri bu durumdan ve bu mahkumiyetten kurtaracak olan, bir tür ikinci Adem (ya da 1. Korintliler 15:45’te geçen “son Adem”) gibi onun yerini alan tek Kurtarıcı’dır. O, itaatle dolu yaşamı ve ölümüyle Adem’in yapmamış olduğu şeyi yaptı. Adem’le beraber tüm insanlar günahkar sayılırken (ayet 19), ancak Mesih aracılığıyla doğru kılınmaktalar. Adem’le beraber herkes mahkum olmuşken (ayet 18), Mesih aracılığıyla aklanmaktalar.

Şimdi bunu bulunduğumuz yerde yapacağımız hizmetler veya müjdecilik alanına taşıyalım. Doğru işlerden ayrı iman aracılığıyla Mesih’in söz dinlerliğinin sunulmasına dayanarak lütufla aklanma öğretisinin, Martin Luther adlı bir papazın suçlu vicdanıyla filizlenen sadece batı Avrupa’ya ait bir uydurma dünya görüşü olduğunu düşünmeyin. Bu doğru değil. Doğru olamaz, çünkü bu herkesin ilk atasının kişiliğinde ortaya çıkan tarihi hasarın Mesih İsa’nın kişiliğinde onarılmasıdır.

İman aracılığıyla lütufla aklanma öğretisinin yerini, benzeri bir kurtarış alamaz. Eğer Pavlus, “Günah okyanusta boğulma gibidir ve kurtuluş ise güçlü birisi tarafından suyun içinden teknenin içine alınmaya benzer” demiş olsaydı, o zaman okyanuslardan, teknelerden uzakta yaşayan insanlara gidip şöyle diyebilirsiniz: “Günah bataklığa gömülmek gibidir ve kurtuluş ise güçlü biri tarafından bir kayanın üzerine çekilmeye benzer.” Bu iyi bir örnek ancak bunu aklanma öğretisine uygulayamazsınız. En azından Romalılar 5:12-21. ayetlerde anlatılanlardan sonra.

Ama neden? Çünkü Pavlus, bu konuyu Adem’le ilişkilendirdi. Ayrıca Adem, yeryüzündeki her insanın tarihsel ilk atasıdır. Bu bir efsane değil; bir paralellik çabası kurma değil; bir örnekleme de değildir. Bu tarihsel bir olgudur. İlk insan Adem günah işledi ve onda tüm insanlık günah işleyip öldüler ve mahkum edildiler. İşte bunun tedavisi, Adem’in yaptıklarını yapmamak için dünyaya inen başka bir tarihi Kişilik – Tanrı’nın özünden gelen İsa Mesih’tir. O, Kendisine iman edenlere bu söz dinlerlik ruhu verilip sonsuza dek Baba Tanrı’yla paydaşlık sahibi olabilsinler diye Baba’sına kusursuzca güvenip itaat etti.

İsa’nın Doğruluğu Her Bir Ademoğlu’yla İlişkilidir

Bu tarihsel olgu, yeryüzündeki herkesi ilgilendirir ve uygulanabilir. Birileri şöyle diyebilir: “Peki ya, tüm bunları – insanlık ve atası arasındaki ortak bağı ya da başka birinin günahı yüzünden günah işleme veya başka birinin doğruluğu aracılığıyla doğru kılınma olasılığını – düşünmeyen ya da bunu kabul etmeyen insanlarla karşılaşırsanız? O zaman ne olacak?” Aslında biz o grup insanlara giriyoruz. Günümüz Amerikasında böyle düşünen pek çok insan var. Üçüncü dünya dediğimiz az gelişmiş ülkelerde yaşayan pek çok insan, bu sözleri anlamakta bizlerden daha az zorluk çekerdi.

Umuyorum bu sözler üzerine kaleme aldığım üç bölümlü yazı dizisini tamamlamadan önce bazılarınız “Asla Adem’de günah işlemeyiz. Bizler onun suçu ve mahkûmiyetiyle özdeşleştirilemeyiz. Benim Tanrı’nın gözünde doğru kılınmam için birisinin canını vermesi kabul edilemez. Başkasının doğruluğu bizlere sunulamaz” diyebilir ya da demek isteyebilir.

O zaman bu sabah sizlere söylemek istediğim son şey şudur: Her pastör ve müjdecinin görevi; Kutsal Kitap öğretisini farklı kültürlere götürmenin yanı sıra başka hiç kimsenin Kutsal Kitap gerçeğini sadakatle taşıyamayacağı yerlerde bu Kutsal Kitap konularını ortaya çıkarmak olmalıdır. Öyleyse çok kişisel bir şekilde bu sabah şu sözleri duydunuz:

Ancak şöyle diyebilirsiniz: “Bunu anlayamıyorum. Ben böyle düşünmüyorum. Bunu mantığım almıyor.” Lütfen şunu yapın: Bunu olduğu gibi kabullenin ve Tanrı’ya Mesih’te kurtuluşu kabul ettiğinizi söyleyip O’ndan ihtiyacınız olan daha kapsamlı bir anlayışı size vermesini dileyin! Tanrı, alçakgönüllü günahkârları kurtarmayı sever. Tüm bunları tamamen anlamanız gerekmiyor.

Tüm babalara ve tüm erkeklere son birkaç sözle bu yazıyı sonlandırmak istiyorum. Bu sabah sizler için dua etmek istiyoruz. Ailenizde ve kilisenizde ruhsal önder olma sorumluluğunu ciddiye alıyorsanız, dua aracılığıyla bu yükünüzü hafifletebilirsiniz. İbadetten sonra gelin sizin için dua edelim. Bu da bizden sizlere Babalar Günü hediyesi olsun!