Soru

Gospel Translations Turkish sitesinden

Pcain (Mesaj | Katkılar) tarafından oluşturulmuş 12:35, 10 Mart 2023 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hali | en güncel halini göster (fark) | Sonraki hali → (fark)
Git ve:kullan, ara

Related resources
More By Jonathan Parnell
Author Index
More About Sanctification & Growth
Topic Index
About this resource
English: The Question

© Desiring God

Share this
Our Mission
This resource is published by Gospel Translations, an online ministry that exists to make gospel-centered books and articles available for free in every nation and language.

Learn more (English).
How You Can Help
If you speak English well, you can volunteer with us as a translator.

Learn more (English).

By Jonathan Parnell About Sanctification & Growth

Translation by Elif Karademir

Review You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).



Her Hristiyan'ın bir görevi vardır. Büyük çaplı ya da küçük çaplı, deneyimli veya deneyimsiz, sözlü veya sözsüz, Tanrı her Hristiyan'a bir görev vermiştir.

Hepimizin hayatında, İsa'nın lütfuna tanıklık edip onun izini takip etmemiz için farklı kapasitelerde çaprılar varrdır. Bazıları şüphe duymadan bu çağrının ardından giderken bazıları gitmez. Bazıları Tanrı'nın rehberliğini kabul etmekte güçlük çekerken bazıları "büyük adımı" atmaya hazırlanıyor. Ve hangi tarafta olursak olalım, üzerinde kafa yormamız gereken bir soru bulunmakta.

Modern Bilgimizin Ötesinde

Kafamızda birçok soru işareti var. Yeteneklerimiz ve yeterliliklerimiz hakkında, hangi rollere uygun olduğumuz hakkında, öngörülen tanımlarla eşleşip eşleşmediğimiz hakkında bitmeyen ayrıntılar mevcut. Ne soracağımıza ve hangi nitelikleri değerlendireceğimizi bilmemize yardımcı olan birçok iş mevcut ama içlerinden hiçbiri, en önemlileri değil.

En önemli soruyu sorabilmemiz için geçmişteki atalarımızın bilgeliğine, Celile Denizi'nin ötesine - Taberiye kıyılarında, dünya tarihindeki en etkili görevlerden birine sahip olan bir liderin bulunduğu yere- bakmalıyız.

Pentekost yaklaşıyordu. O gün, Ruh'un yeryüzüne düşüp kusurlu bir insanı ayağa kaldırdığı gün olacaktı. (Elçilerin İşleri 2:14, 1:15) Yolunu kaybetmiş bir günahkârın, üzerine kilisenin inşa edildiği yüzsüz bir aziz olarak ortaya çıktığı bir gündü (Matta 16:18).

Ama ilk olarak, sorumuz geliyor.

Nasıl Hazırlanacak?

Bahsi geçen deniz kıyısına geri gelelim. Öğrenciler bir sabah, kömürden yakılmış ateşin etrafında toplanmış, dirilmiş Mesih ile kahvaltı yapıyorlardı (Yuhanna 21). Öğrencilerin arasında, havarisel sözcü seçiminde Petrus'un gözde aday olduğunu tahmin edebilir miydik? Müjde'deki yaptıkları göz önüne alındığında, Elçilerin İşleri'ndeki rolünü tahmin edebilir miydik?

Demek istediğim şey, Petrus'tan bahsediyoruz. Mavi yaka, sürekli ara vermeden konuşan, oturup karşısındakini de dinlemesi gereken Petrus'tan.

Meyers-Briggs ile alakasız olan şeyin aksine, bu kahvaltıda (İsa hariç) kim Petrus'un Müjde'nin yayılması görevinde kilit isim olacağını kim bilebilirdi ki?

Zor günler onu bekliyor- karşılaşmayı aklının ucundan bile geçiremeyeceği yüzleşmeler, mücadeleler, anlayamadığı şeyler. Kendisini neyin beklediğini bilmiyor. Nasıl hazırlanacak?

Cevap soruda gizli.

Çok Daha Merkezi

Bu soru kısa bir döneme yönelik sorulan bir soru değil gerçi kısa döneme yönelik hedefler de iyidir. Bu, finansal strateji, seyahat beklentileri veya çalışma saatleri karşılığı aldığı ücret hakkında da bir soru değil - bu sorular da yararlı sorulardır tabii. Balık ticaretinden onun için iyi bir deneyim olsa da, deneyimle alakalı bir soru da değil bu. İleride konuşmalar yapacak olsa da bu soru, iletişim becerilerini test etmek için yöneltilmiş bir soru değil. Kendisini bekleyen zorluklar hakkında, hiç değil.

Bu soru, çok daha merkezi bir soru. Kalbimizi parçalara ayıran, hayatımızdan bir şeyleri değiştiren türden. İnsanın beklentilerini söküp atan bir soru. Bu soru, gezegendeki tüm her şeye sahip olan birine her şeyi kaybettirebilecek türden bir soru. Üzerimize düşen görevleri en iyi şekilde yerine getirsek, tüm dünyanın saygısını kazansak, her şeyimiz istediğimiz gibi olsa bile bu soruyu atlarsak, yaptığımız tüm her şey boşa çıkacaktır.

Bu sorunun önemini herkes bilir ama birçoklarımız umursamaz. Hayatımızda tartışılamaz bir önemi var. Elbette önemli bir soru ama ne yapalım, hayatımıza devam etmeliyiz. Ama hayır, bu çok yanlış bir davranış, bunu yapmamalıyız. Soruyu bir kenara ittikçe, hazırlığımızı da yapamayız. Zaman geçirecek başka şeyler buluruz. Ama dünya üzerindeki hiçbir şey bu soru kadar zamanımızı almamalı; hiçbir şey onun gerçekliğini yaşamaktan, onun mucizesini paylaşmaktan daha fazla anlam ifade etmemelidir.

Tanrı hepimize bir görev verdi, hepimizi bir iş, bir hizmet, bir işle görevlendirdi. Kulaklarımızda çınlaması gereken, nereye gidersek gidelim karşımıza çıkacak, tüm yaşamımız boyunca unutmamamız gereken soru budur. Bu soru, hayatımızdaki problemleri çözmemiz için bir anahtardır. Bu ruhsal çöküntüye girdiğimizde, yaptıklarımız sonuç vermediğinde sormamız gereken sorudur. Bu soru ruhlarımızın derinliklerinde, zihnimizin içinde yankılanmalı, tüm arzularımızın önünde tutulmalıdır. Sanki İsa, Petrus'a o soruyu sorduğunda o kıyıda biz de varmışız da bize de soruyormuş gibi yüreklerimizde hissetmemiz gereken bir sorudur bu soru.

"Beni seviyor musun?"