Adem, Mesih ve Aklanma – Bölüm 2
Gospel Translations Turkish sitesinden
By John Piper
About Imputed & Original Sin
Part of the series Romans: The Greatest Letter Ever Written
Translation by Levent Kurtuluş
You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).
Romalılar 5:12-21
Bu nedenle, nasıl bir insan aracılığıyla günah ve günah aracılığıyla ölüm dünyaya girdiyse, herkes günah işlediği için ölüm de bütün insanlara yayıldı. 13 Çünkü Yasa'ya kadar günah dünyadaydı, ama Yasa olmadığında günah suç sayılmaz. 14 Yine de ölüm Adem'den Musa'ya kadar, gelecek olanın bir örneği olan Adem'in suçuna benzer şekilde günah işlememiş olanlar üzerinde bile hüküm sürdü. 15 Ama karşılıksız armağan günah işlemeye benzemez. Çünkü bir kişinin günahı yüzünden birçokları öldüyse, Tanrı'nın lütfu ve tek insan olan İsa Mesih'in lütfuyla gelen armağan birçokları için çok daha fazladır. 16 Armağan, günah işleyen kişi aracılığıyla gelen armağana benzemez; çünkü bir yandan yargı tek bir günahtan kaynaklandı ve mahkûmiyetle sonuçlandı, ama öte yandan karşılıksız armağan birçok günahtan kaynaklandı ve aklanmayla sonuçlandı.
Konu başlıkları |
Bir Öğretmeni Anlamanın Zor Olduğu Durumlar
Bir öğretmen öğretirken karmaşık bir hale büründüğü zaman, büyük olasılıkla iki şeyden biri gerçekleşiyor demektir. Ya kafası karışmış, yönünü kaybetmiş ve ne düşündüğünü gerçekten bilmemektedir ya da sıradan insan diline ve düşüncesine meydan okuyan bir düzeyde gerçeklikle boğuşmaktadır. Her karmaşıklık bir öğreticinin derin ve bilge olduğu anlamına gelmemekle birlikte, kafasının karışık ve şaşkın olduğunun da göstergesi olabilir. Ancak yine de, bir şeyi anlamak karmaşık bir hal aldığında, bu öğretmenin beceriksiz olduğu anlamına gelmeyebilir. Konunun kendisinin çok karmaşık ve zor olduğu anlamına gelebilir.
Romalılar 5:12-21'de Pavlus'un düşüncesi oldukça girift ve takip edilmesi güçtür. Ama yine de Paul'un rotasını şaşırdığını düşünmüyorum. Bizler onun Tanrı tarafından esinlenmiş bir elçi olarak konuştuğuna inanıyoruz. Kafası karışık ya da şaşkın değildir. Bunun yerine, İsa Mesih'in kurtuluş sağlayıcı faaliyetiyle insan aklının sınırlarını zorlayan bir düzeyde ilgilenmektedir. Dolayısıyla, bu ayetlerdeki düşünce akışını takip etmekte zorlanırsanız hemen telaşa kapılıp cesaretinizi kaybetmeyin. Bunlar zor şeyler. Ama bunun nedeni bizi kurtuluşun, geçmişin, insanlığın ve tanrısallığın derinliklerine götürmesidir. Bu da bizi bu ayetler üzerinde durup uzun uzun düşünmeye ve bu cevherdeki değerli hazineyi çıkarmaya teşvik etmelidir.
Evrensel Bir Resim
Geçen Pazar günü büyük tablodan bahsetmiştim: Metnin amacı, sizin ve benim gibi günahkârlar için bir doğruluk sağlayan Mesih'in gerçekleştirdiği işlerin yüceliğini göstermektir. Pavlus'un Mesih'in yaptıklarının muhteşemliğini göstermek için izlediği yol, bunları insanların atası Adem'in yaptıklarıyla yan yana koymak ve aralarındaki benzerlik ve farklılıklara işaret etmektir.
Ayet 14'ün sonunda, "Gelecek olanın bir örneği olan Adem" sözlerini hatırlıyoruz. Bu, metnin dayandığı kilit noktasıdır. İlk insan olan Adem, İsa Mesih'in bir benzeri, modeli ya da habercisidir. Pavlus, Rabbimiz İsa'nın aklayıcılık işlevinin Adem'in yaptıklarıyla birlikte ele alındığında daha iyi anlayıp takdir edeceğimize inanmaktadır. Ve böylece Mesih'e hayranlık duyacak, O'na güvenecek ve O'nu daha çok seveceğiz. Ve bunların hepsini tasarlayan Tanrı onurlandırılacaktır. Ve işte bizim amacımız tam da budur.
Geçen haftanın diğer ana vurgusu Pavlus'un Mesih'in yaptıklarının evrensel boyuttaki önemini göstermesiydi. Eğer Adem tüm insanlığın atasıysa ve mademki tüm insanlığın temel sorunu Adem'le olan akrabalık bağımızda ve Adem günah işlediğinde tüm insanlığın başına gelenlerde saklıysa, o zaman dünyadaki herkes, ne zaman, nerede ve kim olursa olsun - hangi kabileden, dilden, kültürden ya da etnik kimlikten olursa olsun - herkesin temel sorunu ortaktır. Bunun anlamı şudur: Eğer İsa Mesih sadece günahlar için Yahudi kurbanı olarak ölen bir Yahudi değil, aynı zamanda Adem'de kaybettiğimizden daha iyi bir doğruluk sağlayan "son Adem" ya da (Pavlus'un 1. Korintliler 15:45, 47'de dediği gibi) "ikinci insan" ise, o zaman İsa herhangi bir kavmin Tanrısı ya da sınırlı, yerel bir Kurtarıcı değildir. O, her insan ruhunun üzerinde duran ilahi mahkûmiyet yargısı için tek ve eşsiz çözüm merciidir. Bu da O'nun her zaman, her yerde ve her ulustan insanları kurtarabilecek yüce bir Kurtarıcı olduğu anlamına gelir.
Şimdi metne dönelim ve Adem'de neler olduğunu ve Pavlus'un buna çare olarak Mesih'in etkinliğini nasıl sergilediğini görelim.
Çünkü Herkes Günah İşledi
Şimdi 12. ayete gidelim. Pavlus, Adem ile Mesih arasındaki karşılaştırmaya "tıpkı" sözleriyle başlar. "Bu nedenle, tıpkı bir insan aracılığıyla günahın ve günah aracılığıyla ölümün dünyaya girmesi gibi, herkes günah işlediği için ölüm de bütün insanlara yayıldı..." Ve sonra Pavlus sözlerini noktalar. "Tıpkı" yarısını " aynı şekilde" yarısının takip etmesini bekleriz. "Tıpkı bir insan aracılığıyla günahın dünyaya girmesi gibi...aynı şekilde bir insan aracılığıyla doğruluk da dünyaya girdi..." Aslında karşılaştırmaya 18. ayette devam edecektir. Ancak burada yarıda keser ve tamamlamaz.
Peki neden? Muhtemelen yanlış anlaşılabilecek ve açıklığa kavuşturulması gereken bir şey söylediğini fark ettiği içindir. Peki neydi o? Aslında birkaç şey söz konusu ama özellikle bir tanesini seçiyor çünkü bunu açıklığa kavuşturabilirse diğer konuların yanlış anlaşılmasını önleyecektir. Ayet 12'nin sonunda, "çünkü herkes günah işledi" ifadesiyle ne demek istediğini netleştirmek istemektedir.
Biraz önce tek bir insan, yani Adem aracılığıyla günahın insanlık dünyasına girdiğini ve günah aracılığıyla da ölümün, yani günahın cezasının, yargısının geldiğini söylemişti. Ardından bu ifadeyi genişleterek bu ölümün, bu yargının tek bir insanla sınırlı kalmadığını, tüm insanlara yayıldığını söylüyor. Peki ama neden? İşte tam burada belirsizlik karşımıza çıkıyor. "Çünkü herkes günah işledi" diyor. Bu "çünkü herkes Adem'de günah işledi" anlamına mı geliyor? Bu, Adem'in günahının insan ırkının günahı olduğu, dolayısıyla o günah işlediğinde gerçek, derin ve gizemli bir şekilde bizim de günah işlediğimiz anlamına mı gelmektedir? Adem'in günahı bize de mi yüklendi ki biz de onun gibi günah işlemiş sayılalım? Yoksa bu, ölüm cezasının ve yargısının Adem'in günahının bize yüklenmesinden ziyade bireysel günah eylemlerimizden kaynaklandığı anlamına mı gelmektedir? Bence bu sorunun yanıtı Pavlus'un hepimizin Adem'de günah işlediğimizi, onun günahının bize yüklendiğini ve evrensel insan ölümü ve mahkumiyetinin Tanrı'nın hepimiz üzerindeki yargısı ve cezası olduğunu, çünkü derin ve gizemli bir şekilde Adem'in günahıyla birleşmiş olduğumuzu kastettiğidir.
Bu Neden Önemli?
Şimdi birileri bunun ne önemi var diyebilir. Zaten Romalılar bölümü 3:23'te bireysel olarak "herkesin günah işlediğini ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldığı" öğretilmiyor mu? Ve yine Romalılar 6:23 "günahın ücretinin ölüm olduğunu" söylemiyor mu? Öyleyse, eğer yargılanmamız ve mahkumiyetimiz her gün işlediğimiz günahların hak ettiği şeylerse, suçluluğumuzun, ölümümüzün ve mahkumiyetimizin daha derin bir nedenini, yani başlangıçta günah işlerken Adem'le olan birliğimizi bulmak neden bu kadar önemli olsun ki?
Sanırım Pavlus'u 12. ayetin sonunda durup, "çünkü herkes günah işledi" derken neyi kastettiğini açıklayabilmek için kıyaslamasını yarıda kesmeye iten de bu sorunun yanıtıdır. Burada söz konusu olan, Mesih ile Adem arasında yapılan kıyaslamadır. Eğer "herkes günah işlediği için" ifadesini "herkes Adem'de günah işlediği için" olarak anlamazsak, Mesih ve Adem arasındaki tüm bu kıyaslama çarpıtılmış olacak ve iman aracılığıyla lütufla aklanmanın önemini gerçekte olduğu gibi kavrayamayacağız.
Burada söz konusu olan şeyin ne olduğunu açıklamaya çalışayım. "Tek bir insan aracılığıyla günah ve ölüm dünyaya girdi ve herkes bireysel olarak günah işlediği için ölüm herkese yayıldı" derseniz, o zaman İsa'nın işiyle karşılaştırma şöyle olabilir: "Aynı şekilde tek bir insan, İsa Mesih aracılığıyla doğruluk ve yaşam dünyaya girdi ve herkes bireysel olarak doğruluk eylemlerinde bulunduğu için yaşam herkese yayıldı." Başka bir deyişle, aklanma Tanrı'nın Mesih'in doğruluğunu bize yüklemesi değil, bizim Mesih'in yardımıyla bireysel doğruluk eylemleri gerçekleştirmemiz ve bu temelde doğru sayılmamızdır. Pavlus bunun söylediklerinin yanlış anlaşılma olasılığı olduğunu görünce, durup açıklık getirmiştir.
Ama "herkes günah işlediği için" sözlerini "herkes Adem'de günah işlediği için" anlamında aldığımızda, Mesih'in yaptıkları açısından ne söylenmiş olur? O zaman şöyle olur: "Nasıl ki tek bir insan aracılığıyla günah ve ölüm dünyaya girdiyse ve ölüm herkese yayıldıysa, çünkü herkes Adem'de günah işledi ve onun günahı onlara yüklendi, aynı şekilde tek bir insan olan İsa Mesih aracılığıyla da doğruluk dünyaya girdi ve doğruluk aracılığıyla yaşam geldi ve yaşam Mesih'te olan herkese yayıldı, çünkü onun doğruluğu onlara yüklendi." İman aracılığıyla lütufla aklanmanın görkemi budur. Tanrı'nın önünde aklanmamızın ve kabul edilmemizin temeli bizim doğru işlerimiz değil, Mesih'in bize aktarılan doğruluğudur. Ancak 12. ayetin sonundaki "herkes günah işlediği için" ifadesi, "herkes Adem'de günah işlediği ve onun günahı bize yüklendiği için" değil de, "herkes bireysel olarak günah işlediği için" anlamına gelseydi, tüm bunlar çarpıtılmış olurdu.
Pavlus'un görmemizi ve sevinmemizi istediği paralellik şudur
- tıpkı Adem'in günahının onun içinde olduğumuz için bize isnat edilmesi gibi,
- Böylece Mesih'in doğruluğu bize aktarılır, çünkü biz O'ndayız.
Pavlus'un kastettiğinin bu olduğunu düşünmek için en iyi nedenlerden biri, burada başladığı karşılaştırmayı gerçekten tamamladığı 18. ayete bakmaktır. "Öyleyse tek bir günahla tüm insanlar nasıl mahkûm edildiyse, tek bir doğruluk eylemiyle de tüm insanlar aklandı." Adem'de hepimiz mahkûm edildik; Mesih'te hepimiz aklandık. Adem'in günahı bize isnat edildi; Mesih'in doğruluğu ise bize isnat edildi (bkz. 1. Korintliler 15:22).
Ancak 12. ayetin sonundaki "çünkü herkes günah işledi" sözleri Adem'de işlediğimiz günahlara değil de bireysel günahlara atıfta bulunsaydı, tüm bunlar kaybolurdu.
Bu yüzden açıklığa kavuşturmak için durur. Şimdi nasıl açıklayacak?
Yasadan Önce Bile Herkes Ölmüştür
13-14. ayetler: "Çünkü [Musa'nın] Yasası'na kadar günah dünyadaydı, ama yasa yokken günah yüklenmez. Yine de Adem'den Musa'ya dek ölüm hüküm sürdü. . ." Ne demek istiyor? Şuna benzer bir şey: 1) Günah Musa'nın Yasası'ndan önce de dünyadaydı (ayet 13a); Musa'dan önce dünyada sadece Adem'in günahının değil, kişisel günahın da yaygın olduğunu kabul eder. 2) Ama yasanın olmadığı yerde günah isnat edilmez (sayılmaz, cezalandırılmaz) (ayet 13b). 3) "Yine de Adem'den Musa'ya kadar ölüm hüküm sürdü" (ayet 14a). Yani herkes öldü. Herkes cezalandırıldı.
Şimdi Pavlus'un görmemizi istediği mesaj nedir? Bizden insanlığın evrensel ölümünün Musa Yasası'na karşı işlenen bireysel günahlardan değil, aksine Adem'de işlenen günahlardan kaynaklandığını görmemizi istemektedir. Açıklığa kavuşturmaya çalıştığı şey budur. 12. ayet "Herkes günah işlediği için ölüm herkese yayıldı" der. Pavlus bunu iddia etmekte ve açıklığa kavuşturmaktadır: Ama insanlar Musa yasasına karşı işledikleri bireysel günahlar yüzünden ölmedikleri halde ölmüşlerdir; bu günahlar sayılmamıştır. Bunun yerine, herkesin ölmesinin nedeni Adem'de günah işlemiş olmasıdır. Adem'in günahı onlara yüklendi.
Ancak bu noktada Pavlus'un tezine karşı bir itiraz bulunmaktadır ve Pavlus bunun geleceğini önceden görebilmektedir. İtiraz, Musa Yasası'ndan önce bile Nuh'a, İbrahim'e ve diğerlerine Tanrı'nın buyrukları olduğu, dolayısıyla belki de ölümlerinin Adem'de günah işledikleri için değil, bu "yasalara" itaatsizlik ettikleri için olduğu yönündedir. Sadece bu da değil, Pavlus Romalılar 1:32'de tüm insanların -İsrail dışındaki ulusların bile- vicdanlarında "Tanrı'nın buyruğunu bildiklerini, bu tür şeyleri uygulayanların ölüme layık olduklarını" söylemiştir. Dolayısıyla Pavlus'un iddiasında iki istisna var gibi görünmektedir: Evet, Musa'dan önce günah işlemek için Musa Yasası yoktur, ama kişisel vahiyler vardır; ve yürekte yazılı olan yasa vardır. Peki Pavlus, Adem ve Musa arasındaki insanların bu yasalara karşı kendi bireysel günahları yüzünden değil, Adem'de günah işledikleri için öldüklerini gerçekten gösterebildi mi?
Günahları Adem'inkine Benzemeyenler Bile
Pavlus'un bu itirazın geleceğini gördüğünü söyledim ve bence bu yüzden 14. ayetteki sonraki sözleri eklemektedir. Şöyle demekle yetinmez: "Yine de Adem'den Musa'ya dek ölüm hüküm sürdü. . ." "Adem'in suçuna benzer şekilde günah işlememiş olanlar üzerinde bile ölüm hüküm sürdü" diyerek çok önemli kelimeleri eklemeye devam eder. Başka bir deyişle, evet Musa Yasası'ndan önce başka tür yasalar olduğunu ve bu yasaları insanların çiğnediğini kabul eder ve yine bu günahların dünyadaki ölüm ve mahkumiyetin temel nedeni olduğunu iddia etmektedir. Ancak, bu görüşle ilgili bir sorun olduğunu, çünkü ölümün "Adem'in suçuna benzer şekilde günah işlememiş olanların üzerinde bile" hüküm sürdüğünü söyler. Bir yasa görmeden ve ona karşı günah işlemeyi seçmeden ölenler vardır.
Kim onlar? Bence bir açıklama için yalvaran insan grubu küçük çocuklar. Küçük çocuklar öldü. Kişisel vahyi anlayamazlardı. Kalplerindeki yasayı okuyamaz ve ona itaat etmeyi ya da itaatsizlik etmeyi seçemezlerdi. Yine de öldüler. Neden öldüler? Pavlus şöyle yanıtlar: Adem'in günahı ve bu günahın insan ırkına yüklenmesi. Başka bir deyişle, bilinen ve anlaşılan bir yasaya karşı günah işlemeyenler de dahil olmak üzere, ölüm tüm insanlar üzerinde hüküm sürmüştür. Bu nedenle, 18. ayetin sözlerini kullanırsak, sonuç şudur: "tek bir günah yüzünden bütün insanlar mahkûm oldu."
Ölümün Hüküm Sürmesinin En Derin Nedeni
Bu Pavlus'un açıklamasıdır: Ayet 12'nin sonunda yer alan "herkes günah işlediği için ölüm bütün insanlara yayıldı" ifadesi, "herkes Adem'de günah işlediği için ölüm herkese yayıldı" anlamına gelmektedir. Ölüm ilk ve en derin olarak kendi bireysel günahlarımızdan değil, Adem'de olanlardan dolayıdır.
Şimdi burada çok önemli bir soru var: Pavlus neden tam da bu noktada - 14. ayetin sonunda, Adem gibi bilinen bir yasaya karşı kişisel olarak günah işlemeyenlerin üzerinde ölümün hüküm sürdüğünü söyledikten hemen sonra - neden tam da burada çok önemli olan "gelecek olanın bir tipi olan" sözlerini eklemiştir? Pavlus neden tam da bu noktada Adem'in Mesih'in bir örneği olduğunu söylemiştir?
Eğer başka bir şey almadıysanız, bunu alın. Çünkü bu sizin hayatınız. Tam burada Adem'in Mesih için bir model olduğunu söylüyor çünkü çok önemli paralellik burada görülüyor. Ne paralelliği? Buradaki paralellik şudur: Adem'in günahının adli sonuçları, onun yaptığı gibi bireysel olarak günah işlemeleri temelinde değil, onda olmaları ve onun günahının onlara yüklenmesi temelinde tüm halkı tarafından deneyimlenir. Pavlus'un argümanında bu netleşir netleşmez, paralel olarak Mesih'i getirir: Mesih'in doğruluğunun adli sonuçları, tüm halkı tarafından onun yaptığı gibi doğru işler yapmaları temelinde değil, onda olmaları ve doğruluğunun onlara aktarılması temelinde deneyimlenir.
Sonsuz Yaşamın Hüküm Sürmesinin En Derin Nedeni
İşte tüm önemli paralellik budur. Ölümün herkes üzerinde hüküm sürmesinin en derin nedeni bireysel günahlarımız değil, Adem'in günahının bize yüklenmiş olmasıdır. Sonsuz yaşamın hüküm sürmesinin en derin nedeni de bireysel doğruluk eylemlerimiz değil, Mesih'in iman aracılığıyla lütufla bize aktarılan doğruluğudur.
Bu, Pavlus'un bu paragrafa giriş nedeni hakkında bize ne kadar çok ışık tutmaktadır! Bunu imanımız, güvencemiz ve sevincimiz için yapmıştır. Bunu, Tanrı'nın huzurundaki doğru duruşumuzun ve mahkûmiyetten kurtuluşumuzun bizim doğru eylemlerimize değil, Mesih'in doğru eylemlerine dayandığı gerçeğinin altını çizmek için yapmıştır.
Bu, Kutsal Kitap'ın büyük gerçeği olan sadece iman aracılığıyla sadece lütufla aklanmanın temelidir. Binlerce azizi yasacılığın umutsuzluğundan ve kusurluluğun felç edici korkusundan kurtarmıştır. Mesih, kendisinde Tanrı'nın doğruluğu olabilmemiz için ölüme kadar itaat etti (bkz. 2. Korintliler 5:21). İşte ruhunuz için huzur. İşte tanışacağınız herkesin duyması gereken bir mesaj. Mesih bizim doğruluğumuzdur. Ona güvenin. Ona güvenin. Ona güvenin.