Ben Ben Olanım

Gospel Translations Turkish sitesinden

Zuhalczuri (Mesaj | Katkılar) tarafından oluşturulmuş 19:43, 7 Mart 2011 tarihli sürüm
(fark) ← Önceki hali | en güncel halini göster (fark) | Sonraki hali → (fark)
Git ve:kullan, ara

Related resources
More By John Piper
Author Index
More About The Glory of God
Topic Index
About this resource
English: I Am Who I Am

© Desiring God

Share this
Our Mission
This resource is published by Gospel Translations, an online ministry that exists to make gospel-centered books and articles available for free in every nation and language.

Learn more (English).
How You Can Help
If you speak English well, you can volunteer with us as a translator.

Learn more (English).

By John Piper About The Glory of God
Part of the series Hallowed be Thy Name: Eight Sermons on the Names of God

Translation by Zuhal Czuri

Review You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).



Mısır’dan Çıkış 3: 13- 15

Musa Tanrı’ya şöyle karşılık verdi: “İsrailliler`e gidip, `Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi` dersem, `Adı nedir?` diye sorabilirler. O zaman ne diyeyim?” Tanrı, “BEN BEN OLANIM” dedi, “İsrailliler`e de ki, `Beni size Ben Ben Olanım diyen gönderdi.`İsrailliler`e de ki, `Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahim`in Tanrısı, İshak`ın Tanrısı ve Yakup`un Tanrısı RAB gönderdi.` Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım.”

Geçtiğimiz Ağustos ayında Mezmurlar 9: 10, “Seni tanıyanlar sana güvenir" bölümünü okuduğum zaman esinlenen bir dizi mesajla ilgili olarak, önümüzdeki yedi hafta (Pazar günleri) boyunca vaaz vermeyi umut ediyorum.

Konu başlıkları

Rabbi Tanıyanlar O’na Güvenir

Tüm hizmetimin gayesi, Tanrı’nın yüceliğinde imanda gelişip sevinmenizdir. (Filipeliler 1: 20, 25). Vaaz vermek amaca ulaşmak için bir vasıtadır ve dolayısıyla hangi konu hakkında vaaz vereceğim üzerinde düşündüğüm zamanlarda, Tanrı’ya bütün yüreğinizle güvenmenizi sağlayacak, sizleri teşvik edip, heyecanlandıracak birşeylerin arayışı içinde olurum. Mezmurlar 9: 10, Rabbi tanıyanların O’na güvendiğini bildirmektedir. Bu nedenle bana öyle geliyor ki; Tanrı’yı daha iyi tanımanız için sizlere yardımcı olabilirsem, Rab ona olan güvenimizi ileriki yaşamlarımız boyunca sağlamlaştıracaktır. “Seni tanıyanlar sana güvenir." Yedi hafta içinde, misyon konferansımız boyunca zirveye ulaşmayı amaç edinerek, her hafta Tanrı’nın farklı bir ismini ayrıntılarıyla açıklamayı umut ediyorum.

Bir İsim Neyi İfade Eder

Tanrı’nın isimlerini bilmek, gündelik işlerimizde ve ebedi hayatımızda O’na güvenmemiz için bize yardımcı olacaktır, öyle ki; Kutsal Kitap’ta bir kişinin ismi, özellikle bu isim Tanrı tarafından verildiğinde, sıklıkla o şahsın karakterine, yeteneği veya misyonuna işaret etmektedir. Adem karısına Havva adını verdi. Çünkü o bütün insanların anasıydı. (Yaratılış 3: 20) Tanrı Avram’ın adını, onu birçok ulusun babası kıldığını göstermek için İbrahim olarak değişmiştir. (Yaratılış 17: 5) Tanrı Saray’ın ismini Sara olarak değiştirmiştir. (Yaratılış 17: 15) O, Yakup’un adını İsrail olarak değiştirmiştir. (Yaratılış 32: 28) Tanrı’nın Oğlu dünyaya geldiğinde ise, ismi şansa bırakılmamıştı: “Adını İsa koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından kurtaracak olan O'dur.”

Dört oğlum var. En büyüğü Almanya’da doğdu. Bu yüzden, Hristiyan sözcüğüyle ilgili bir Alman ismini araştırmaya başladık ve Rabbin onu İsa’ya iman etmeye yönelteceğine itimat ederek, dilek ve dualarımızla oğlumuzun adını Karsten koyduk. Ardından, Benyamin’in halkını kutsamış olan Musa’nın Yasa Kitabı 33: 12’de,

RAB'bin sevgilisi,
O'nun yanında güvenlikte yaşasın;
RAB bütün gün onu korur,
O da RAB'bin kucağında oturur,
sözleriyle doğum ilanını anlattığı Benyamin dünyaya geldi.

Daha sonra İbrahim doğdu ve onun günün birinde atamız İbrahim gibi imanda büyüyüp olgunlaşacağını ve Tanrı’yı yücelteceğini dileyerek, Romalılar 4: 20’de değinilen o yüce isme umudumuzu bağladık. Son olarak Barnabas; teselli kaynağımız dünyaya geldi ve böylece oğlumuz Kutsal Ruh ve imanla dolu olan yürekli bir insandan adını almış oldu. Diğer bir ifadeyle, oğullarımıza yazgıları olacak ve kişiliklerini oluşturacak isimler vermeye çalıştık. Büyüyüp olgunlaşmaları, çaba göstermeleri ve dua etmeleri için çocuklarımıza bu isimlerle seslendik.

Tanrı İnsanlara İsim Verdiğinde

Bu aşamada, Tanrı’yla benim aramda büyük farklılık bulunmakta. Birisine isim verdiğimde, o kişiyi ne adına yaraşır bir insan kılma kudretine, ne de yetkisine sahibim. Ben yalnızca adlarına yaraşır insanlar olmaları için dua ve umutla, oğullarıma isimlerini veririm. Bilirim ki; isim verdiği kişiyi, adına yaraşır bir insan kılma kudreti ve yetkisi sadece Tanrı’ya aittir. Onun koyduğu isimler, isim verdiği insanların yazgılarının mutlak göstergeleridir.

O, kendisine isim verdiğinde, o adın onun kim olduğunu ve gerçekleştirmeyi tasarladığı işleri tam anlamıyla yansıttığından emin olabiliriz. Tanrı, sırf kulağa hoş geldiği ya da atalarından birine ait olduğu için ya da mahcup edici lakaplardan kaçınmak amacıyla kendisine rastgele isimler seçmez. Tanrı, ona olan sevgimizi derinleştirip, hayranlığımızı pekiştirecek ve imanımızın artmasına vesile olacak şahsıyla ilgili konuları açıklığa kavuşturmak için isimler seçer.

Bu nedenle, bu yedi mesajın Rabbin ihtişamını görmemiz için gözlerimizi açması, onun muhteşem karakterine aşinalığımızı artırması, sevgimizi alevlendirip, imanımızı güçlendirmesi için dua etmekteyim. Umudum Rabbin sözündedir: “Seni tanıyanlar sana güvenir."

Eski Anlaşma’da Tanrı için En Önemli İsim

Eski Anlaşma’da Tanrı için en yaygın ve en önemli isim İngilizce baskılarda ne yazık ki tercüme edilmemektedir. LORD (RAB) sözcüğünü ne zaman büyük harflerle yazıldığını görseniz, bu adın ne anlama geldiğini bilirsiniz. İbranice’de ise bu ad dört harften oluşur —YHWH— ve yanılmıyorsam Yahve şeklinde telaffuz edilir. Yahudiler bu sözcüğe öylesine büyük bir saygıyla yaklaşırlardı ki, onu kazara gereksiz yere kullanmaktan korktukları için, bu adı asla telaffuz etmezlerdi. Bu nedenle, ne zaman okudukları metinlerde bu isme rastlasalar, “rabbim” anlamına gelen "adonai" kelimesini telaffuz ederlerdi. İngilizce baskılarda da temel olarak aynı kalıp izlenmiş olup, özel isim olan Yahve’yi büyük harflerle LORD (RAB) şeklinde tercüme etmişlerdir.

Aslında bu durum hiçte memnun edici değildir, çünkü İngilizce bir sözcük olan LORD (RAB) John, Michael ya da Noël özel isimleri gibi kulağa hitap etmemektedir. Buna karşın, Yahve İbranice’de Tanrı’nın özel ismidir ve önemi sık kullanımından anlaşılabilinir. Bu isim Eski Antlaşma’da 6,828 kere geçmektedir. “Tanrı” sözcüğünden üç kat daha fazla sıklıkta kullanılmıştır. (Elohim—2,600; El—238). Bu durum, Tanrı’nın genel bir ilahi güç olarak değil, eşşiz karakteri ve misyonunu taşıyan bir adla özel bir Kişi olarak bilinmeyi amaçladığını gösterir.

(Not: Yahve sözcüğü YHWH sessiz harflerini adonai sözcüğünün sesli harfleriyle telaffuz etme girişimden ortaya çıkmıştır. En eski İbranice metinlerde sesli harf kullanılmaz. Bu nedenle, ne zaman metinde YHWH geçse, saygıda kusur etmeyen Yahudiler tarafından adonai sözcüğü telaffuz edilmiştir.)

Mısır’dan Çıkış 3 bölümünden Yahve’nin Anlamı

Yahve isminin anlamını kavramak bakımından Kutsal Kitap’ta yer alan en önemli metin Mısır’dan Çıkış 3: 13- 15 bölümüdür. Tanrı Musa’ya Mısır’a gitmesini ve İsrail halkını tutsaklıktan kurtarmasını buyurmuştur. 13. ayette Musa Tanrı’ya şöyle karşılık verdi: "İsrailliler'e gidip, 'Beni size atalarınızın Tanrısı gönderdi' dersem, 'Adı nedir?' diye sorabilirler. O zaman ne diyeyim?" Tanrı Musa’ya, "Ben Ben olanım" dedi, "İsrailliler'e de ki: 'Beni size Ben Ben olanım diyen gönderdi.' "İsrailliler'e de ki, 'Beni size atalarınız İbrahim'in, İshak'ın, Yakup'un Tanrısı Yahve gönderdi.' Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım.”

Şimdi, Tanrı’nın “Onlara adının ne olduğunu söyleyeyim?” sorusuna verdiği üç yanıta dikkat edelim.

  1. İlk olarak, 14.ayette, Rab der ki, “BEN BEN OLANIM.”
  2. İkinci olarak, 14.ayette Rab der ki, “Beni size Ben Ben olanım diyen gönderdi.”
  3. ve üçüncü olarak, 15.ayette Rab der ki, “Beni size …. Yahve gönderdi…sonsuza kadar adım bu olacak.”

Bu nedenle, iki gerçek beni, bu metnin Yahve adının açıklamasını sağladığına ikna etti. Bunlardan ilki, Yahve adı ve aynı İbranice sözcükten (hayah) oluşturulan BEN adıdır. Bir diğeri ise, burada Yahve’nin BEN ile birbirinin yerine kullanılmış olmasıdır. " “Beni size …. Yahve gönderdi”(ayet15). Tanrı’nın Musa’yla bir araya gelmesindeki amacın, daha önce hiç açığa vurmadığı (Mısır’dan Çıkış 6: 2), kişisel adı Yahve’yi ortaya çıkarmak olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Anahtar nokta, BEN ifadesinde ve özellikle BEN BEN OLANIM ifadesinde saklıdır.

İşte bu noktada derinlemesine düşünmek için kendimize zaman yaratmalıyız. Tanrı’ya, O’nun kim olduğunu sorduğunuzda ve size “BEN BEN OLANIM” diye bir yanıt verdiğinde, bunun taşıdığı anlam nedir? Umarım bu sabah, bu sözlerin ne kadar önemli olduğunu kavramaya başlama fırsatına sahip olursunuz. Önemli olduğunu düşündüğünüz herhangi bir sözcük, yalnızca bu sözlerin doğruluğunu açığa çıkaranlardır. Onların üzerinde ne kadar çok düşünürseniz, o kadar çok etkileyici olacaklardır. Bilirim ki, bu sözlerin tam anlamıyla hakkını veremem. Fakat belki de Kutsal Ruh bu kesintiye uğrayan teşebbüsümü kullanır ve geniş bir pencereden bu konuya bakmanızı sağlayabilir.

Kutsal Ad, BEN BEN OLANIM’daki Yedi Saklı Anlam (Yansıma)

Kutsal ad, BEN BEN OLANIM’da gördüğüm en az yedi saklı anlamı ayrıntılarıyla açıklamaya çalışacağım.

1. Tanrı Vardır

Herşeyden önce, Tanrı’nın varlığı gerçektir ya da Francis Schaffer’in dile getirmekten asla usanmadığı üzere, Tanrı vardır. İlk başta, bu gerçek bize öyle bariz ve basit gelebilir ki; üzerinde durma ihtiyacı bile hissetmeyiz.

Haklısınız, bu konu oldukça açık ve basittir, ancak konunun üzerinde neden durmamız gerektiğinin yanıtı ise, çoğu insanın bu gerçeği doğru değilmiş ya da fark yaratmayan bir gerçekmiş gibi yaşamlarını sürdürüyor olmalarıdır.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanının sizi ve birkaç arkadaşınızı Beyaz Saray’a bir resepsiyon için davet ettiğini farz edin. Konforlu salona girdiğinizde, başkan şöminenin başında oturuyor ve siz göz teması kurmadan veya bir selam bile vermeden onun yanından geçip gidiyorsunuz. Tüm akşam boyunca, ne ona baktınız, ne konuştunuz, ne teşekkür ettiniz, ne de oraya sizi neden davet ettiğini sordunuz. Fakat ne zaman bir gazeteci gelip, size başkanın varlığına inanıp inanmadığınızı sorsa, “Tabii ki” diye karşılık verdiniz. Bulunduğunuz yerin ona ait olduğu ve bu tüm yiyeceklerin onun mutfağından çıktığı konusunda dahi hemfikirdiniz. Yine de onu dikkate almadınız. Dürüst olmak gerekirse, var olduğuna inanmıyormuş gibi davrandınız. Onu görmezlikten geldiniz. Yüreğinizde ona karşı yakınlık yoktu. O değil, sunduğu armağanlar sizin için ilgi odağıydı.

Tanrı’ya inandığını söyleyen insanların çoğunluğu, O’na bu şekilde davranmaktadır. Adeta havada asılı hidrojen gibidir. Bir zamanlar, okulda hidrojenin soluduğunuz havada olduğunu öğrenmiştiniz, fakat daha sonra buna inanmış olmanız yaşamınızda hiç bir farklılık yaratmadı. Ne zaman birileri anket düzenlese, “Tabii ki, hidrojen vardır” diye yanıt verdiniz. Ardından, sizin için önem taşıyan mevzulara geri döndünüz.

Tüm insanoğlunun yaşayan Tanrı’nın önünde hesap vereceği bir günü düşünün. Tanrı milyonlarca insana diyecektir ki, “Hayatınız boyunca sıklıkla bana inandığınızı söylediğinizi biliyorum. Benim varlığımı kabul ettiniz. Bu doğru mu?” “Evet.” "Hayatınızda daha fazla öneme, saygıya, erdeme, güce ve güzelliğe sahip birinin, daha çok dikkate alınıp, daha fazla saygı gördüğü doğru değil mi? Durum bundan ibaret değil mi?” “Evet.” “Öyleyse, bana inandığınızı söylerken, neden hayatınızda böylesine önemsiz bir yerdeyim? Neden beni daha çok takdir edip, bilgeliğimin ardından gitmediniz, bana yakın olmak ve tüm günlük kararlarınızda size nasıl yol gösterdiğimi öğrenmeye çalışmak için neden daha fazla zaman ayırmadınız? Neden bana havada asılı hidrojenmişim gibi davrandınız?”

Bu soruyu sorduğumda insanlık ne karşılık verecek? Tanrı’ya olan inançları aslında hidrojene olan inançlarıyla aynı olan binlerce sözde Hristiyan bakalım nasıl yanıt verecekler?

Yargı gününde Tanrı’nın dünyayı mahkum etmesi ne kadar da kolay olacak! Aslına bakılırsa, zaman zaman hoyrat gururumuzla Tanrı’nın insanları cehennemle cezalandırması için yeterli kanıt bulmakta zorluk çekeceğini düşünürüz. Ancak, “Tanrı vardır” bildirisinin baskın anlamı hakkında bir dakika için açıkça düşünürseniz, o gün Yargıç için bunun çok kolay olacağını göreceksiniz. Yaşamlarının tutarsızlığı gözler önüne serildiğinden dolayı sanıklar tamamen sessizliğe gömüleceklerdir. Ceza makamının dosyasının “Sanık Tanrı’nın var olduğunu doğrulamıştır; ancak kişisel yaşamını Tanrı hiç bir fark yaratmıyormuşcasına sürdürmüştür” bildirisini içeren ilk sayfanın ötesindeki sayfaların açılmasını gerektirmeyecektir.

Tanrı hakkında Yahve adını kapsayan ilk ve en önemli gerçek: O’nun varlığıdır ve bunun üzerinde düşünüp taşınacak kadar uzun bir süre kendi ihtişam ve sefalarını sürdürmeyi bırakacak insanlar; işte onlar dünyada fark yaratacak olanlardır.

2. Tanrı’nın Arkasında Hiçbir Gerçeklik Var Olmaz

BEN BEN OLANIM adının ardındaki ikinci anlam, yalnızca kendisine ait olan kişiliği ve kudretidir.

Benimle birlikte dünyanın, güneş sisteminin, galaksilerin ya da evrenden öncesine doğru çok gerilere gidin. Şimdi de hayal gücünüzle yalnızca Tanrı’nın var olduğu zamana gidin. Ardından, Tanrı’dan öncesine gidin, tabii gidebilirseniz… Tanrı nereden geldi? Şu anki kimliğine nasıl ulaştı? Şayet bana şu anki kimliğime nasıl ulaştığımı sorarsanız; annem ve babam bana bir takım genler sağladı ve beni belli şekillerde yetiştirdiler, çevremdeki binlerce etkiyle kuşatıldım — şu anki kimliğime işte böyle ulaştım, yanıtını verirdim.

Fakat Tanrı’ya şu anki kimliğine nasıl ulaştığını sorduğumuzda, der ki, “BEN BEN OLANIM.” Diğer bir ifadeyle, hiç kimse bana bir takım gen sağlamadı. Hiç kimse ya da hiçbir güç bana yaşam vermedi, kişiliğimi şekillendirmedi. Başlangıcım yok. Benim dışımda kalmış, benden gelmeyen hiçbir gerçeklik yoktur. Benden gelen ve benim tarafımdan kontrol edilen dışında, karakterim üzerinde hiçbir güç ya da etki yoktur. Ben sonsuz olanım. Benim arkamda hiçbir gerçeklik bulunmaz.

Bana Tanrı neden bu kimlikte diye sormak, Ne zaman karını dövmekten vazgeçeceksin sorusunu sormaya benziyor. Bu cevaplanamaz. Çünkü var olmayan konuları varmış gibi göstermektedir. Karımı dövmüyorum ve bu yüzden buna bir son veremem ve O’nun neden bu kimlikte olduğu sorusuna yanıt olacak, Tanrı’nın arkasında ya da dışında hiçbir şey yoktur. Sonsuz Tanrı’nın tamamen kendine has karakteri tüm sorularınızın bitiş noktasıdır. Mutlak gerçeklikle yüzyüze geldiğinizde, aslında O’nun sadece O olduğunun farkına varacağınız bir noktaya ulaşırsınız.

3. Tanrı Değişmez

BEN BEN OLANIM adının ardındaki üçüncü anlam, Tanrı’nın değişmediğidir. Malaki 3: 6’da Rab der ki, "Ben RAB'bim, değişmem. Siz bunun için yok olmadınız, ey Yakup soyu!” Yahve adının içeriği BEN BEN OLANIM’ın tasdiğidir. Tanrı kendisinin dışında hiçbir güç tarafından yönetilmediğinden dolayı, değişime tabi tutulmaz. Peki, bizler öyle miyiz? İnsanlar beklenmedik koşullar ya da sağlam temele dayanmayan kararlılıktan dolayı düşüncelerini değiştirirler. Tanrı ise tüm koşulları önceden görür ve hiçbir zayıflık taşımaz. Tüm yaratılışta hiçbir şey, O’nu karakteri dışına çıkmak zorunda bırakamaz, doğruluğuna gölge düşürerek köşeye sıkıştıramaz ya da onu hazırlıksız yakalayamaz.

O, o olandır ve bu yüzden Yakup der ki, "kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmaz"(Yakup 1: 17) O, dün de aynıydı, bugün de aynı ve sonsuza kadar aynı kalacaktır. Tanrı’nın mutlak adı, süregelen sadakatinde ona karşı olan güvenimizin temel taşıdır.

4. Tanrı Bitip Tükenmeyen bir Enerji Kaynağıdır

BEN BEN OLANIM adının ardındaki dördüncü anlam, Tanrı’nın bitip tükenmeyen bir enerji kaynağı olmasıdır. Yeşaya 40: 28 der ki, “Ebedi Tanrı, RAB, bütün dünyayı yaratan, Ne yorulur ne de zayıflar, O'nun bilgisi kavranamaz.” Tanrı ebedi mutlak Gerçeklik ise, o yeryüzünün ve kainatın Yaratıcısıdır ve o herşeyin yaratıcısı ise, bu durumda tüm enerji—tüm devinim, oksitlenme, füzyon ve fizyon(atom çekirdeğinin parçalanması) ondan gelmektedir. Evrendeki tüm enerjinin bir şekilde başlatılması gerekirdi Ve Tanrı ilk ve mutlak gerçeklik olduğuna göre, bütün bunlar onda hayat bulmuştur.

Bunun anlamı O’nun enerji ve güç olduğudur. O’nun kişiliği sonsuz enerjiyle ışıldamaktadır. O hiçbir zaman ne tekrar yüklenmeye ne de yedek sisteme ihtiyaç duymaktadır ve O’nun için prize takacak hiçbir şey yoktur. Evrendeki herşey ise ona takılı, başka bir deyişle ona bağlıdır. Sistemi kapatmış olsa ya da devre dışı bıraksa, orada mutlak hiçlik olurdu. Onda yaşam bulur, ilerler ve kendimiz oluruz. O ne bıkkınlık belirtisi gösterir ne de bitkin düşer. O hiç bitmeyen yaşam nehri, her doğan günde enerjimiz, dayanağımızdır ve ebediyyen öyle kalacaktır.

5. Tarafsızlık Çok Önemlidir

BEN BEN OLANIM adının ardındaki beşinci anlam, tarafsızlığın çok önemli olduğudur. Anlatmak istediğim; tarafsız gerçeğe kendi öznel duygularımız ya da arzularımızdan daha fazla itimat etmemizin büyük önem taşıdığıdır. Tanrı’yı belli bir kalıpta görmeyi arzu edebiliriz. O’nun bazı insanların söylediği şekilde olamayacağını hissedebiliriz. Ancak, bizim ne hissettiğimiz ya da neyi arzuladığımız Tanrı’yı o kimliğe sahip kılamaz.

Tanrı BEN BEN OLANIM dediğinde, bizi alçakgönüllükle tarafsızlığa davet etmektedir. Herkesin Tanrı hakkındaki görüşünün bir diğerinin görüşü kadar iyi olduğu fikrine bir son vermiştir. Tanrı, Tanrı olandır ve hiç kimsenin onun hakkındaki düşüncesi farklılık yaratmamaktadır. Bu nedenle, onun yarattığı varlıklar olarak çağrımız; onu olmasını istediğimiz şekilde değil, onu gerçekte var olduğu kişilikte tanıma gayesinde olmamızdır.

6. Tanrı Bize değil, Biz Tanrı’ya Uymalıyız

BEN BEN OLANIM adının ardındaki altıncı anlam ise, Tanrı’nın bize değil, bizim O’na uymamız gerektiğidir. Nasıl çocuklar tavırlarını ailelerinden, oyuncular hareketlerini koçlarından, askerler stratejilerini generallerinden öğreniyorsa ve bunun tam tersi bir durum söz konusu olmuyorsa; kuşkusuz yaratılan varlıklar tüm yaşamlarını Yaratıcılarının isteği uyarınca yaşamalıdırlar! Ancak, Tanrı’nın yarattığı varlıklardan pek azı bu mantıksal yolu izlemektedir.

Tanrı’nın biçim verdiği varlıkların büyük çoğunluğu, mutlak Tanrı’nın karakteri ve gündelik isteği uyarınca yaşamlarını sürdürmeyi çok az düşünerek ya da hiç düşünmeyerek kendi yoluna giderler ve Tanrı’yı düşündüklerinde, kendi isteklerine uyması için keyfi olarak onu kafalarındaki imaja uydurmaya çalışırlar. Fakat Tanrı bizim ona vermeye çalıştığımız kimlikte olmayıp, kendine has bir kimliğe sahipse, bu durumda O’nun bize değil, bizim O’na uymamız gerektiği aşikardır.

7. Tanrı İsa Mesih’te Bize Yaklaşmıştır

BEN BEN OLANIM; bu muhteşem adın ardındaki son anlam ise, bu sonsuz, mutlak, bağımsız Tanrı’nın kendisini İsa Mesih’te bize yaklaştırmış olmasıdır. Yuhanna 8: 56-58’de İsa, Yahudi liderlerin eleştirilerine cevap vermektedir. İsa der ki, “Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi.” Yahudiler, “Sen daha elli yaşında bile değilsin. İbrahim'i de mi gördün,” dediler. İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım”dedi.

Bu yüce sözlerden daha yücesi İsa’nın dudaklarından dökülebilir miydi? İsa, “İbrahim doğmadan önce ben varım” dediğinde, Tanrı adının tüm görkemli gerçeğini almış, onu hizmetkarlığın teslimiyetiyle sarıp sarmalamış, kendisini tüm başkaldırılarımızın kefareti olarak adamış ve Tanrı’nın görkemini korkuya yer olmadan görmemiz için bize yol açmıştır.

Bizler İsa Mesih’te Tanrı’dan doğmuş olup,

  • var olan,
  • kişiliği ve kudreti yalnızca kendisine ait olan,
  • asla değişmeyen,
  • kainattaki tüm güç ve enerji O’ndan akıp giden,
  • tüm yaratılışın, ona tabi olarak yaşamlarını sürdürmesi gereken

Yahve’yi Babamız- BEN BEN OLANIM- Tanrı olarak, kelimelerle anlatılamayacak biçimde tanıma ayrıcalığına sahibiz.

BEN BEN OLANIM! Tanrı’nın ismidir. Böylelikle,Rabbi tanıyanlar onda güven bulabilir.