Tanrı Bizim İçin Mi Kendi İçin Mi?
Gospel Translations Turkish sitesinden
(Sayfa oluşturdu, içeriği: '{{info|Is God for Us or for Himself?}}<br> Yıllar önce Californiya'ya, Billy Graham kampanyasına gitmiştim. O gece sanırım orada 50.000 civarı insan vardı ve ...')
11:38, 15 Mayıs 2023 itibarı ile sayfanın şu anki hâli.
By John Piper About The Glory of God
Translation by Elif Karademir
You can help us improve by reviewing this translation for accuracy. Learn more (English).
Yıllar önce Californiya'ya, Billy Graham kampanyasına gitmiştim. O gece sanırım orada 50.000 civarı insan vardı ve sol köşeye oturmuştum. Büyük bir kalabalığın tüm sahayı kapladığını görebiliyordum. "How Great Thou Art"ı söylerken, bir iki notayı kaçırdım ve eşlik edememeye başladım. Daha önce böyle bir şey duymamıştım. Elli bin ses Tanrı'ya tapmak için ilahi söylüyordu! Beynime öyle bir kazınmış ki o anı asla unutamam. Hiçbir şey kalplerini Tanrı'ya adamış 50.000 varlığın ilahi söylemesi kadar hayranlık uyandırıcı gözükmüyor gözüme artık.
O gece cennetten küçük bir parça gördüğüme inanıyorum çünkü Vahiy 5:11-13'te cenneti şu şekilde tasvir ediyor:
Sonra tahtın, yaratıkların ve ihtiyarların çevresinde çok sayıda melek gördüm, seslerini işittim. Sayıları binlerce binler, on binlerce on binlerdi. 12Yüksek sesle şöyle diyorlardı:
“Boğazlanmış Kuzu Gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti,
Saygıyı, yüceliği, övgüyü
Almaya layıktır.”
Ardından gökte, yeryüzünde, yer altında ve denizlerdeki bütün yaratıkların, bunlardaki bütün varlıkların şöyle dediğini işittim:
“Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek
Tahtta oturanın ve Kuzu'nun olsun!”
Cennetin görünümü, Baba'yı ve Oğul'u tüm güçleriyle öven varlıkların görünümüdür. Ve Kuzu'nun görkemini tadanlar, bu görkemi geçici dünya için kaçırmayacaklardır.
Tanrı Kendi Övgüsünün Peşindedir
Kuzu övülmeye layıktır. Baba Tanrı övülmeye layıktır. Bundan dolayı onları övmeliyiz. Ve onları övüyoruz da. İnanan insanların çoğu bu gerçeği kabul etmekte zorluk çekmez. Ancak iki haftadır Kutsal Yazılardan Tanrı'nın övgüye layık olacak şekilde hareket ettiğini değil övgü kazanmayı amaç edindiğini gördük. Tanrı yalnızca gücü, doğruluğu ve merhameti için övülüp yücektileyi beklememektedir, kendi adını yüceltmek için ezelden beri çalışmalar yapmıştır. Yaptığı her işi, yüceltilme arzusu ile yapmıştır. Bu konu Yeşaya 48:11'de şu şekilde anlatılmaktadır:
Bunu kendim için, evet, kendim için yapıyorum.
Adımı bayağılaştırmanızı nasıl hoş görebilirim?
Bana ait olan onuru başkasına vermem.”
Yeremya 13:11'de ise bu konu şu şekilde geçer:
Kuşak insanın beline nasıl yapışırsa, ben de İsrail ve Yahuda halklarını kendime öyle yapıştırdım’ diyor RAB, ‘Öyle ki, bana ün, övgü, onur getirecek bir halk olsunlar. Ama dinlemediler.’
Tanrı'nın yaptığı her şeydeki amaç adının övülmesidir.
Ve bu konunun sadece Eski Antlaşma'da geçtiğini düşünmek büyük bir hata olur, Efesliler 1'e dikkatlice bakın. Ne büyük bir kitap bu! - yalnızca 11 ayetten oluşan bir kitap değildir. 6, 12 ve 14. ayetlerde üç kez vurgulanan öyle bir ifade vardır ki bu ifade Pavlus'un Tanrı'nın bizi günahtan kurtarmasındaki amacın ne olduğunu çok net bir şekilde ortaya koyar. 5 ve 6. ayetlere bir göz atalım:
Kendi isteği ve iyi amacı uyarınca İsa Mesih aracılığıyla kendisine oğullar olalım diye bizi önceden belirledi. Öyle ki, sevgili Oğlu'nda bize bağışladığı yüce lütfu övülsün.
Ve sonra 12. ayet:
Öyle ki, Mesih'e ilk umut bağlayan bizler, O'nun yüceliğinin övülmesi için yaşayalım.
Son olarak 14. ayete bakalım:
Ruh, Tanrı'nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı'ya ait olanların kurtuluşuna dek mirasımızın güvencesidir.
Geçmişimizden geleceğimize Tanrı'nın amacı, O'nun ihtişamının ve lütfunun övülmesidir.
Tanrı övülmeye değerdir ve bizler de O'nu överiz- bu gerçek Hristiyanlar arasında yaygındır ve bizler de onu memnuniyetle yerine getiririz. O, dünyayı kendisine hayranlık duyulsun, yüceltilsin ve övülsün diye yaratmıştır. Pavlus 2. Selanikliler 1:10'da bu çağın sonunda "ab'bin kendi kutsalları arasında yüceltilmek ve bütün imanlılarda hayranlık uyandırmak üzere geldiği gün olacağını" söylemektedir. Ama bence insanlar, bu gerçeği kabullenmekte biraz zorlanıyor. Tanrı'yı övmekte bir sakınca yoktur fakat O'nun övülmesini istemesi de göze pek doğru gelmiyor. İsa, "Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltecektir." dememiş miydi? Yine de Tanrı'nın Kutsal Yazılardaki asıl amacı kendisini insanların gözünde yüceltmektir.
Benim bu mesajdaki amacım elimden geldiğince Tanrı'nın kendini yüceltme amacının ve çabasının insanlarınkinden farklı olduğunu; sevgisinin bir ifadesi olduğunu göstermektedir. Umarım hepimiz bu gerçeği seve seve kabul edip yüce amacını gerçekleştirmesinde Tanrı'ya katılırız.
Tanrı'nın Tanrı Merkezliliği Konusunda Tökezlememizin İki Sebebi
Bence, Tanrı'nın kendi yüceliğine duyduğu sevginin ve bu yüzden insanların kendisini övmesini istemesini anlamakta zorlanmamızın iki sebebi var. Bunlardan ilki bu şekilde davranan insanlardan hoşlanmamız, ikincisi ise Kutsal Kitap'ın insanın kendi kendisini yüceltmesine karşı çıkmasıdır. Dolayısıyla insanlar hem gördükleri yüzünden hem de Kutsal Yazılar nedeniyle Tanrı'nın bu isteğiden rahatsız olabilmektelerdir.
Kendini, bağantılarını, görünüşünü övmeyi seven insanlardan hoşlanmayız. Uzmanlık bilgilerini göstermeye çalışan veya bize yaptıklarını ve konferanslarını anlatan akademisyenlerden de, yığınla paralarını kumara yatırıp piyasanın tam tepesine nasıl tırmadıklarını anlatan iş adamlarından da hoşlanmayız. Saatlerce tek kale maç yapan çocuklardan da hoşlanmayız. Ve içlerinden biri olmadığımız sürece normal giyim tarzının dışında giyinen insanları da onaylamayız.
Peki neden bu tarz insanlardan hoşlanmayız? Bence bunu temel nedeni, bu tarz insanların yaşadığı hayatın gerçek olmaması. Onlar, Ayn Rand'ın "ikinci el" olarak sınıflandırdığı kimselerdir. Bir şeyi başarmanın zevkinden yoksun kişilerdir, bunun yerine başklarından aldığı övgü ve iltifatlarla ikinci elden yaşarlar. Biz ikinci el insanlara özenmiyoruz. Aldıkları iltifatlarla gerçekten eksikliklerini görüp bunları telafi eden mütevazı ve kendine güvenen insanlara özeniyoruz.
Bundan dolayı Tanrı'yı ikinci plana atıyormus gibi gösteren her öğreti Hristiyanlar tarafından şüpheyle karşılanır. Kesin olarak bildiğimiz bir şey var: Tanrı zayıf değildir ve hiçbir eksiği yoktur: "Her şeyin kaynağı O'dur; her şey O'nun aracılığıyla ve O'nun için var oldu." (Romalılar 11:36) O her zaman vardı ve var olan her şey varlığını ona borçludur. Ebedi Tanrı olmanın tanımı basitçe budur. Bu nedenle Tanrı'nın istediği övgünün sebebi, bazı zayıflıklarını telafi etme ya da eksiklerini giderme değildir. Yüzeysel bakarsak ikinci elciler gibi görünebilir ancak onlar gibi değildir. Bunun başka bir nedeni vardır.
Kendini övmeyi seven insanların sevilmemelerin başka nedenleri de vardır. Neden sadece zayıflığı ve eksiklikleri gizlemeye çalışan sahte insanlar olmaları değil, aynı zamanda sevgisiz olmalarıdır. Kendi imajları ve övgüleri için o kadar endişelidirler ki diğer insanların başına ne geldiğini çok fazla umursamazlar. Bu gözlem bizi, Tanrı'nın kendi yüceliğini aramasının neden rahatsız edici olduğuyla ilgili Kutsal Kitap nedenine yönlendirir. 1. Korintliler 13:5 "Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz." der. Şimdi bu gerçekten bir kriz yaratıyor, çünkü benim düşünceme göre Kutsal Kitaplar açıkça öğrettiği şey Tanrı'yı yüceltilip övmektir, peki o zaman nasıl sevgi dolu olabilir? "Sevgi kendi çıkarını aramaz. Üç haftadır Kutsal Kitap'ta Tanrı'nın kendisi için olmadığını çalıştık. "Bunu kendim için, evet, kendim için yapıyorum. Adımı bayağılaştırmanızı nasıl hoş görebilirim? Bana ait olan onuru başkasına vermem." (Yeşaya 48:11) Tanrı, sevginin Tanrısı ise bizim için orada olmalıdır. Peki ya Tanrı kendisi için mi, yoksa bizim için mi?
Tanrı'nın Sonsuz Sevgisi: Kendi Övgüsünü Takip Ederken
Sizi ikna etmeye çalıştığım doğru cevap şudur: Tanrı, varlıkların en ulusudur ve kendi kendine yetebilir, bu nedenle bizim için olabilmek için kendisi için olmak zorundadır. Kendi yüceliğine yönelik hedefinden vazgeçerse kaybeden biz oluruz. Övgü almak ve insanlarına zevk vermek arzusu, aynı hedefi paylaşmaktadır ve birbirinden ayrılmaz büyünlerdir. Şu soruyu sorsak bu gerçeği daha iyi anlarız: Tanrı'nın sonsuz hayranlık uyandıran güzelliği, gücü ve bilgeliği göz önünde bulundurulduğunda, bir yaratığa olan sevgisi nasıl olmalıdır? Ya da başka bir şekilde soralım: bize zevk vermek için Tanrı bize ne verebilir ki bizi en çok seven olarak gösterebilir? Bu soruların tek bir cevabı var, değil mi? KENDİSİ! Tanrı bize en iyisini, en tatmin edici olanını vermek istiyorsa, yani bizi mükemmel şekilde seviyorsa, bizim için düşünebileceğimiz ve arkadaşlık edebileceğimiz şeyin başka bir şey olmadığını bilmelidir.
Bu, tam olarak Tanrı'nın Oğlu'nu gönderme isteğiyle alakalıdır. Efesliler 2:18'de şöyle diyor: "O'nun aracılığıyla hepimiz tek Ruh'ta Baba'nın huzuruna çıkabiliriz." Ve 1 Petrus 3:18 şöyle diyor: "Nitekim Mesih de bizleri Tanrı'ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü. Bedence öldürüldü, ama ruhça diriltildi." Tanrı, insanları kendine geri getirmek için sevgiyle kurtuluş planını tasarladı, çünkü Mezmurlar'da olduğu gibi, Yaşam yolunu bana bildirirsin. Bol sevinç vardır senin huzurunda, sağ elinden mutluluk eksilmez." (16:11). Tanrı, bize en iyisini vermek istiyor - bu yaşamda prestij, zenginlik veya hatta sağlık değil, ancak tam bir vizyon ve kendisiyle arkadaşlık etmek.
Ancak şimdi, sorunumuzun çözümü olduğunu düşündüğüm şeye geldik. En yüce sevgiyle hareket etmek için Tanrı bize neyin en iyisi olacağını ve bizi en çok memnun edeceği şeyi, kendisini, vermelidir. ma bize mükemmel bir şey verildiğinde veya gösterildiğinde ne yaparız? Onu överiz tabii ki. Doğumda şekil bozulmadan düzgün kalmayı başaran yeni küçük bebekleri överiz; "Aaa, ne güzel yusyuvarlak bir kafası var, tüm o saçlarına ve ellerine, bak onlar ne kadar büyük!" Uzun bir ayrılıktan sonra sevgilimize övgüler dizeriz: "Gözlerin gökyüzü gibi, saçların ipek gibi, O, sen benim için çok güzelsin." Altıncı turda üç puan gerideyken son turda büyük bir vuruşu överiz. Bir sonbahar tekne gezisinde St. Croix boyunca gördüğümüz ağaçları överiz.
Lakin C.S. Lewis'in kaynaklarından yaptığım araştırmalardan, sadece bize keyif veren şeyleri övdüğümüz, övdüğümüz şeylerin de bizi çok mutlu ettiği sonucuna vardım. Bu, keyfin bir parçasıdır. Lewis, Mezmurlar kitabındaki bu çıkarımı şu sözlerle anlatmaktadır:
Ancak övgüyle ilgili en açık gerçek -Tanrı'ya ya da herhangi bir şeye yönelik- tuhaf bir şekilde benim dikkatimden kaçmıştı. O, iltifat, onay veya birinin onuru vermesi şeklinde düşündüğüm bir şeydi. Hiç fark etmemiştim ki tüm zevkler, bazen (hatta bazen değilse bile) utangaçlık veya başkalarını sıkmaktan korkma korkusu bilerek kontrol edilmediği sürece kendiliğinden övgüye dönüşür. Dünya övgüyle çınlar -sevgililer sevgililerini över, okuyucular favori şairlerini över, yürüyüşçüler kırsal alanı över, oyuncular favori oyunlarını över - hava, şarap, yemekler, oyuncular, atlar, kolejler, ülkeler, tarihi kişiler, çocuklar, çiçekler, dağlar, nadir pul ve nadir böcekler hatta bazen politikacılar ve bilim adamları bile övülür. Tanrı'nın övülmesiyle ilgili genel zorluklarımın tümü, bizim değer verdiğimiz her şey hakkında yapmakta zevk aldığımız, yapmamız gereken şeyi, hatta yapmaktan kendimizi alamadığımız şeyi bize saçma bir şekilde, En Değerli Varlıkla ilgili olarak reddetmem bağlıydı.
Sanırım zevk aldığımız şeyleri överek mutlu oluruz, çünkü övgü sadece zevki ifade etmekle kalmaz, onu tamamlar; atanan tamamlama şeklidir. Sevgililerin birbirlerine ne kadar güzel olduklarını sürekli söylemeleri sadece iltifat için değildir, mutluluk ifade edilinceye kadar mutluluk tamamlanmamıştır. (Reflections on the Psalms [Eski Ahit'te Psikoloji Üzerine Düşünceler] syf. 93-95)
Asıl konu burada: kendimizi tamamlamak için değer verdiğimiz şeyler hakkında konuşmamıza, sevinçlerimizi kutlamamıza ve hayranlık duyduğumuz şeylere övmemize izin verilmeseydi, tam anlamıyla mutlu olamazdık. Bu sebeple Tanrı gerçekten bizim içinse ve bize en iyisini verip sevincimizi tamamlamamızı istiyorsa, kendisini övmemizi de hedefliyor demektir. Eksikliklerini gidermek veya zayıflıklarını güçlendirmek için değil, bizi sevdiği ve sevdiğimiz şeye övgü dizmemizi istediği için kendisini övdürerek sevincimizi tamamlamak istiyor.
Tanrı, tüm evrende övgüye değer tek varlık. Onun için en büyük erdemlerden biri de yüceltilmesi için çaba sarf etmektir. Efesliler 1'de bahsedildiği gibi, "kendi şanı için" yaptığı şeylerde bizleri korur ve özlemlerimizi giderir. Bu nedenle tanrı bizim için, biz de O'nun içiniz. Rabb'e övgüler olsun! Her şeyin nefesi O'nu övsün.